- ağır hastalık
- is., -ğı
İyileşmesi güç olan hastalık
Niyazi zayıftı, çocukluğunda ağır hastalıklar geçirmişti.
- O. Kemal
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Niyazi zayıftı, çocukluğunda ağır hastalıklar geçirmişti.
- O. KemalÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hastalık — is., ğı 1) Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı Hastalıktan, doktordan oldum bittim korkarım. H. Taner 2) Ruh sağlığının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gitti de geldi — yaşayabileceğinden umut kesilecek kadar ağır hastalık geçirip de iyi olanlar için söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölüp ölüp dirilmek — çok sıkıntı, acı çekmek veya çok ağır hastalık geçirmek Çünkü çiçek kokusu. Proust un tıknefes nöbetlerinde ölüp ölüp dirilmesine yol açarmış. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
UDAL — Katı, şiddetli. * Pek zor. * Ağır hastalık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çiçek — is., ği, bit. b. 1) Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü 2) bit. b. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım. R. H. Karay 3) mec. Davranışları hafif, toplum… … Çağatay Osmanlı Sözlük
paslı — sf. 1) Üzerinde pas oluşmuş, pas tutmuş, paslanmış Duvarlarında ağır ve büyük paslı kılıçlar, kalkanlar, zincirler asılı dururdu. Y. K. Beyatlı 2) tıp Hastalık dolayısıyla beyaz tabakayla kaplanmış (dil) 3) mec. Huzursuz, sıkıntılı, üzgün,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinsi — sf. 1) Gizli ve kurnazca kötülük yapan Bu kadın ne kadar inatçı, sinsi bir kadın! M. Ş. Esendal 2) Gizlilik ve kurnazlık belirten Beklenilmeyen, sessiz, sinsi bir giriş. R. H. Karay 3) Gizlice başlayan, yavaş gelişen ve ağır sonuçlar doğurabilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük