- dışbükey
- sf., fiz., mat.
Yüzeyi tümsek, çıkık ve şişkin olan, tümsekli, muhaddep, konveks
Dışbükey mercek. Dışbükey ayna.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Dışbükey mercek. Dışbükey ayna.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
balıkgözü objektif — is. Normal objektiflerden çok daha geniş açıyı alan ve görüntüyü dışbükey ayna görüntüsü biçiminde veren objektif türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
konveks — sf., fiz., mat., Fr. convexe Dışbükey … Çağatay Osmanlı Sözlük
menisk — is., fiz., Fr. ménisque 1) Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek 2) anat. Bazı eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhaddep — sf., bi, fiz., mat., esk., Ar. muḥaddeb Dışbükey … Çağatay Osmanlı Sözlük
oval — sf., li, Fr. ovale 1) Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı, söbe, beyzi 2) mat. Kapalı, dışbükey ve uzunca (bütün eğriler), özellikle elips gibi iki simetri ekseni olan (simetrik eğri) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sac — is. 1) Yassı demir çelik ürünü 2) sf. Bu üründen yapılmış olan Yüksek bir kahve masası, üstünde minimini bir sac soba. R. N. Güntekin 3) Bu nesneden yapılmış dışbükey pişirme aracı Esmer, sacda pişirilmiş bir somun ekmeği, eliyle parçalayıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tümsekli — sf. 1) Tümseği olan 2) fiz., mat. Dışbükey … Çağatay Osmanlı Sözlük