- diz üstü
- sf.
1) Boyu dizlerin üst kısmına gelen (etek, pantolon, çorap vb.)2) zf. Dizleri yere gelecek biçimdeAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
diz üstü çökmek — dizleri yere gelecek biçimde eğilmek veya oturmak En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
diz — is., anat. 1) Kaval, baldır ve uyluk kemiğinin birleştiği yer Köşeye yaslanmış, bir dizini altına almış, öteki dizini dikmiş, kolunu da uzatmış, anlatıyordu. M. Ş. Esendal 2) Oturulduğunda uyluğun üst yanı Birleşik Sözler diz ağırşağı diz bağı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söke — diz üstü çökmek, III, 230 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
söke turmak — diz üstü oturmak III, 230 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
incik çökmek — diz üstü oturmak … Beypazari ağzindan sözcükler
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tapınmak — e 1) Tanrı ya veya ilah olarak tanınan varlığa karşı inancını ve bağlılığını bildirmek için belirli kurallara bağlı dinî hareketlerde bulunmak Beyaz esvaplı bakireler, altın saçlı delikanlılar, kollarını çaprazlamış, diz üstü ona tapınmaktadır. F … Çağatay Osmanlı Sözlük
toprak — is., ğı 1) Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü Kara toprak. Kireçli toprak. Killi toprak. 2) sf. Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
köprü — is. 1) Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı. O. S … Çağatay Osmanlı Sözlük