- göğüs kemiği
- is., anat.
Göğsün ön tarafında, üzerine kaburga kıkırdakları ile köprücük kemiklerinin eklendiği yassı kemik, iman tahtası
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
göğüs — is., ğsü 1) Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine 2) Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi. A. Gündüz 3) Bu bölümün içindeki organlar … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs tahtası — is. 1) Göğüs kemiği 2) müz. Mandolin, gitar, keman, ut vb. telli çalgılarda tellerin gerili bulunduğu gövde bölümü, çalgının göğsü … Çağatay Osmanlı Sözlük
lades kemiği — is., anat. Kuşlarda göğüs kemiğinin üstünde iki kanat arasında bulunan V biçimindeki ince kemik Dün de muhallebicide tavuk yedik, lades kemiği çıktı. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
köprücük kemiği — is., anat. Omuz başıyla göğüs kemiğinin üst ucu arasında bulunan ve derinin altında belli olan uzunca kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAZEM — Göğüs kemiği. * Davarın karnının ve böğrünün dolu olması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kemik — is., ği, anat. 1) İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı. P. Safa 2) sf. Bu sert organdan yapılmış Kemik tarak. Birleşik Sözler kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
can tahtası — is., hlk. Göğüs kemiği … Çağatay Osmanlı Sözlük
iman tahtası — is., hlk. Göğüs kemiği Sanki onların göğüsleri içindeki kalptir de bizim iman tahtalarımızın altındaki külde pişmiş ferik elması! A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mediyastin — is., anat., Fr. médiastin Göğsün, yanlardan akciğerler, önden göğüs kemiği, arkadan omurga ile sınırlanan orta bölgesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
timüs — is., anat., Fr. thymus Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi, özden … Çağatay Osmanlı Sözlük