görgüsüz

görgüsüz
sf.
Görgüsü olmayan

Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun, yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini.

- N. Cumalı

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • görmemiş görmüş, güle güle ölmüş — görgüsüz kişi, günün birinde ummadığı bir şeyi elde ederse sevincinden ne yapacağını şaşırır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış — görgüsüz kişi, görgülü kişinin yaptığını yapmaya kalkışırsa beceremez, kendisinin doğal davranışını da yitirir, gülünç duruma düşer anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • görgüsüzce — sf. 1) Görgüsüz bir biçimde olan Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir. H. Taner 2) zf. Görgüsüz bir biçimde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Abessive case — In linguistics, abessive (abbreviated ABESS, from Latin abesse to be distant ), caritive and privative (abbreviated PRIV) are names for a grammatical case expressing the lack or absence of the marked noun. In English, the corresponding function… …   Wikipedia

  • abraş — sf., Ar. abrāş 1) Alaca benekli Abraş at. 2) Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı) 3) Çarpık, eğri, düzgün olmayan 4) Ters, kaba, görgüsüz (kimse) 5) hlk. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan, çapar (kimse) 6) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • andavallı — sf. Ahmak, aptal, beceriksiz, şaşkın, bön, görgüsüz (kimse), andaval Ulan andavallı, dolap beygiri misin? H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayılaşmak — nsz Kaba saba, görgüsüz biri durumuna gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • basit — sf., Ar. basīṭ 1) Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı Derin hislerden uzak, basit zevklere düşkün, bütün manasıyla alafranga bir adamdı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Kolay En basit şeyi yazamayacak kadar cahildi. H. Taner 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cudam — is., hlk. Beceriksiz, güçsüz, görgüsüz kimse Adam değil, cudam! …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çakal — is., hay. b., Far. şaġāl 1) Etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvanı (Canis aureus) 2) argo Kurnaz, yalancı, düzenci, aşağılık kimse 3) sf., hlk. Titiz, huysuz, görgüsüz Birleşik Sözler çakal armudu çakalboğan çakal… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”