- göz emeği
- is.
Gözü çok yoran ince iş
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el emeği — is. 1) Elde yapılan iş 2) Bu çalışmanın karşılığı El emeği olarak bir milyon lira aldık. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller el emeği göz nuru … Çağatay Osmanlı Sözlük
el emeği göz nuru — yapımı uzun zaman alan ve çok emek isteyen iş, el işi göz nuru … Çağatay Osmanlı Sözlük
el işi göz nuru — el emeği göz nuru … Çağatay Osmanlı Sözlük
emek — is., ği 1) Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü Ücret emeğin karşılığıdır. Anayasa 2) Uzun ve yorucu, özenli çalışma Bir darbe benim bütün o uzun emeklerimi sıfıra indirir. H. C. Yalçın 3) top. b. İnsanın bilinçli olarak belli bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el işi — is. 1) Makine kullanmadan el emeği ile yapılan iş Şükran masanın önünde abajurlu bir lamba ışığında bir el işiyle meşguldü. R. N. Güntekin 2) Okullarda kâğıt, mukavva, tahta vb. ile yaptırılan çalışmalar 3) İşleme Birleşik Sözler el işi kâğıdı… … Çağatay Osmanlı Sözlük