- hissettirmek
- -i, -e, Ar. ḥiss + T. ettirmek
Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek
Hesapları araştırdığımı hissettiren bir vesikayı okuduğu zaman sarardı.
- F. R. Atay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Hesapları araştırdığımı hissettiren bir vesikayı okuduğu zaman sarardı.
- F. R. AtayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kendini hissettirmek — varlığını belli etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İŞMAM — Hafif olarak duyurmak, koklatmak. Hissettirmek. * Kibirden dolayı başı dik yürümek. * Tecvidde: Bir harfe zamme veya kesre vermek ve bunu hafifçe hissettirmek. Harfin sesini genizden hissettirmek, biraz duyurmak, harfi çıtlatmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
his — is., ssi, Ar. ḥiss 1) Duygu Birisi duygularına, hislerine kulak verir, öteki hile ve desise seslerine ... B. Felek 2) Duyu 3) Sezgi, sezme Birleşik Sözler hissedilmek hissetmek hissettirmek hissikablelvuku hissiselim … Çağatay Osmanlı Sözlük
hissettirme — is. Hissettirmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi — zm. 1) İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi. R. E. Ünaydın 2) Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatan bir söz Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sezdirmek — i, e Sezmesine yol açmak, belli etmek, hissettirmek Doktorlar ona bir şey sezdirmediler. O da çektiği acılardan, karısına, kızına hiçbir şey belli etmedi. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
tattırmak — i, e 1) Tatma işini yaptırmak, tadına baktırmak Ben sana mutlaka aşımdan tattıracağım. Ö. Seyfettin 2) mec. Duyurmak, hissettirmek Bunların o insanların hayatında tuttuğu yeri ve onlara kaç zevki birden nasıl tattırdığını anlatır. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
belli etmek — 1) açıklamak, iyice görünür ve anlaşılır bir duruma getirmek Durumdan hoşlanmadığı belliydi ve bunu belli etmek istediği de belliydi. T. Buğra 2) mec. sezdirmek, hissettirmek Ev sahibinin yanına gidileceğini tavrıyla belli ediyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
İHSAS — Hissetmek. Hissettirmek. Açık anlatmadan kapalıca bahsetmek. * Bulmak. Görmek. Bilmek. Zannetmek. İdrak etmek. Duyurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük