- kanlı canlı
- sf.
Sağlıklı, sapasağlam, vücut sağlığı yüzünden belli olan (kimse)
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kanlı — sf. 1) Kan bulaşmış Kanlı eğeyi mi saklamışlardı, başka bir delil mi? R. H. Karay 2) Kanı olan 3) Kan dökülmesine neden olan Bu savaş çok kanlı olacak, beyler. T. Buğra 4) İsteyerek kan dökmüş olan (kimse), hunriz, katil 5) Kanlanmış olan Kanlı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlı — sf. 1) Canı olan, diri, yaşayan Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı. N. Cumalı 2) Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu Recep çok canlı bir adamdı. S. F. Abasıyanık 3) Dikkat… … Çağatay Osmanlı Sözlük
et kanlı gerek, yiğit canlı — kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelle kulak yerinde — 1) kanlı canlı ve iri yapılı olan 2) gösterişli, itibarlı sayılan Aralarında yaşlı başlı, kelle kulak yerinde, efendiden adamlar da var. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
Yılmaz Güney — Yılmaz Güney, (April 1, 1937 September 9, 1984) was a Kurdish film director, scenarist, novelist and actor of Zaza and Kurdish origin. [ [http://www.youtube.com/watch?v=VwsxCJqesJo feature] ] Many of his works are devoted to the plight of… … Wikipedia
Negru Vodă, Constanţa — For other uses, see Negru Vodă. Negru Vodă Town Image from the town center … Wikipedia
et — is. 1) İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf. 2) Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi Bu, kurumuş pastırma renginde bir et parçası idi. H. Taner 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
alı alına, moru moruna — sağlıklı, canlı kanlı Şahsına bakarsan iri yarı, alı alına, moru moruna, dinç, ablak bir insan... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük