kramp girmek — kasılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
takallüs etmek — kasılmak Beynim uğulduyor, gözlerimin havası kıvılcımlanıyor, parmaklarım takallüs ediyor. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
büzüşmek — nsz 1) Büzülerek alan hacmini küçültmek, kırışmak 2) tıp Kasılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerilmek — nsz 1) Germe işi yapılmak, gergin duruma gelmek, belirli bir uzama ile çekilmek Koltuğunda şöyle bir gerilmiş, gülümseyerek yüzüme bakıyordu. Y. Z. Ortaç 2) Gergin bir biçimde açılmak Gülmek istedim, dudaklarım titreyip gerildi. A. Gündüz 3) mec … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasılma — is. Kasılmak işi, büzülme, takallüs … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasım kasım — zf. Gururlanmak, büyüklük taslamak, büyüklenmek anlamlarındaki kasım kasım kasılmak deyiminde geçen bir söz Herkesin kasım kasım kasıldığı buz gibi bir davetti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurulmak — nsz 1) Kurma işine konu olmak veya kurma işi yapılmak Kurulmuştu benim adıma bir saray / Çevresini dolanmış gümüşten bir çay. A. M. Dranas 2) e Rahatça oturmak, yerleşmek Yırtık pırtık giysili serserilerin peykelere kurulduğunu görünce çok… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurumlanmak — nsz 1) Gururlanarak kasılmak Oysa parlak bir evlilik yapabilir; hizmetçilerine, gündelikçilerine kurumlanabilirdi. S. İleri 2) Kurum (I) tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
takallüs — (A.) [ ﺺﻠﻘﺕ ] kasılma. ♦ takallüs etmek kasılmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü