- kestane rengi
- is.
1) Açık kahverengi2) sf. Bu renkte olan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kestane — is., bit. b., Rum. 1) Kayıngillerden, ılıman iklimlerde yetişen, 25 30 m kadar boylanabilen, kerestesi doğramacılıkta kullanılan bir orman ağacı (Castanea sativa) 2) bit. b. Bu ağacın yenebilen kabuklu meyvesi 3) Kestane rengi Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ar — kestane rengi, kumral, konural, I, 80bkz: arsal, ars ıl arsik … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
arsıl — kestane rengi, kumral, konural I, 80bkz: ar, arsal, arsik … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
arsik — kestane rengi, kumral, konural I, 80bkz: ar, arsal, ars ıl … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
renk — is., gi, Far. reng 1) Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu, Amerikan boksörlerine benziyordu. A. Gündüz 2) mec. Nitelik İşin rengi değişti. Birleşik Sözler renk… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koñur — (yani kestane rengi) olmak, III, 402 boğuk ses III, 363 kestane rengi III, 363 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ela — is. 1) Gözde sarıya çalan kestane rengi 2) sf. Bu renkte olan Ela gözlerini sevdiğim dilber / Seni görmeyeli göresim geldi. Karacaoğlan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kumral — is. 1) Koyu sarı veya açık kestane rengi 2) sf. Bu renkte olan (kimse veya şey) Şimdiye kadar hiç böyle kırmızıya çalan kumral kadın görmemişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
maron — is., Fr. marron 1) Kestane rengi 2) sf. Bu renkte olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük