- kızıl ısı
- is.
Temmuzun çok sıcak olan ikinci yarısı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kızıl — is. 1) Parlak kırmızı renk 2) sf. Bu renkte olan Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta / Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta. A. Haşim 3) sf., mec. Aşırı derecede olan Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu. F. R. Atay 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ısı — is., fiz. 1) Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına, bir iş yapmasına neden olan fiziksel enerji Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır. 2) Doğal vücut sıcaklığı, hararet:… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kızıl ötesi — is., fiz. Işık tayfında kırmızı alanın ötesindeki alanda yayılmış ısı ışınlarından oluşan, gözle görülmeyen ışınım, enfraruj … Çağatay Osmanlı Sözlük
alazlama — is. 1) Alazlamak işi 2) Vücutta kızıllık veya kızıl lekeler belirmesi durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakır — is., kim. 1) Atom numarası 29, yoğunluğu 8,95 olan, 1084 °C ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak bulunan, ısı ve elektriği iyi ileten, kolay dövülür ve işlenir olduğundan eski çağlardan beri türlü işlerde kullanılan, kızıl renkli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcaklıkyayar — is. Bir cismin ısı değişikliklerini, yaydığı kızıl ötesi ışınları kaydeden cihaz, termograf … Çağatay Osmanlı Sözlük