- nahak yere
- zf.
Haksız, gereksiz olarak, boş yere, boşuna
Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp kıracaklarını sanıyor.
- A. İlhan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp kıracaklarını sanıyor.
- A. İlhanÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
nahak — sf., esk., Far. nā + Ar. ḥaḳḳ Haksız, gereksiz Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum. Ö. Seyfettin Birleşik Sözler nahak yere … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapışmak — i 1) Birlikte bir şeyin üzerine üşüşüp aceleyle almak, kapmak 2) le Kavgaya tutuşmak En yakın arkadaşı bir romancımızla bu konuda kapıştığı geceyi unutamam. H. Taner 3) nsz Kavgaya girmek Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilasebep — zf., esk., Ar. bilāsebeb Sebepsiz yere, gereksizce Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük