- o yolda
- zf.
Öyle, o gidiş ve düzenle
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yolda kalmak — kaza, doğal afet vb. sebeplerden olayı yolda ilerleyememek, gideceği yere varamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü yolda — sf. Sürekli bir şeyi bekleyen (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
danışan dağı aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış — bilmediği şeyi bir bilene soran, en zor işlerin bile üstesinden gelir; sormayan ise güçlükler içinde yuvarlanır gider anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü yolda (veya yollarda) kalmak (veya olmak) — birinin gelmesini merak, istek veya özlemle beklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarı yolda bırakmak — (birini) yapılan yardımı sonuna kadar sürdürmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
acele yürüyen yolda kalır — iş yaparken acele eden şaşırır, işini bitiremez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (veya yolda olur) — çıkarına düşkün kimselerin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
anılan yolda olurmuş — iyi insan lafın üstüne gelir … Beypazari ağzindan sözcükler
yol almak — yolda ilerlemek Hayatta epeyce yol almış, çoluk çocuğa karışmış bir münevver olarak sürüden ayrılmaya korkuyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yem kestirmek — yolda durup hayvanlara yem yedirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük