- orta kulak
- is., -ğı, anat.
Kulak zarı, çekiç, örs, üzengi kemiklerinin bulunduğu, dış kulakla iç kulak arasındaki bölümBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
orta kulak boşluğu — is., anat. Dış kulakla iç kulak arasındaki boşluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta kulak iltihabı — is., tıp Orta kulakta oluşan iltihaplı hastalık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak zarı — is., anat. Dış kulakla orta kulağı birbirine bağlayan zar, kulak davulu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak kepçesi — is., anat. Kulağın sesi toplayarak orta kulağa göndermeye yarayan, yarım daire biçimindeki bölümü, sayvan … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşluk — is., ğu 1) Oyuk, çukur, kapanmamış yer 2) Kesinti, kopukluk 3) Boş geçen süre Bu boşluktan sıkılıyorum. 4) Eksiklik, yoksunluk duygusu Nevin, içinde ucu bucağı kayıp bir boşluk duydu. S. F. Abasıyanık 5) mec. Yetersizlik O günden bugüne olanları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iltihap — is., bı, tıp, Ar. iltihāb Yangı Birleşik Sözler bağırsak iltihabı karın zarı iltihabı orta kulak iltihabı yutak iltihabı … Çağatay Osmanlı Sözlük
akkaraman — is., hay. b. Vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve ayaklarda siyah lekeler bulunabilen, kaba karışık yapağılı, Orta ve Doğu Anadolu nun batı kesimlerinde yaygın olarak yetiştirilen yerli bir tür koyun … Çağatay Osmanlı Sözlük