orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mal — is., Ar. māl 1) Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı. Ö. Seyfettin 2) Büyükbaş hayvan Boz atlar yağız değildi, artık; mallar erimiş,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
evren — is., gök b. 1) Gök varlıklarının bütünü, kâinat, cihan, âlem, kozmos Eski yorumcular daha ileri gitmiş, evrenin yaratılmasında ve doğanın kurallarında bile matematik bir öz bulmuşlardır. H. Taner 2) Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalitesiz — sf. Niteliksiz Ne kadar orta malı, kalitesiz tartışmalar yaptığınızın farkında mısınız? H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
tesir — is., Ar. teˀṣīr Etki Orta malı bayağı birinin tesiri altında... R. H. Karay Birleşik Sözler yan tesir Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tesir etmek tesir yapmak tesir bırakmak tesirini göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokağa (veya sokaklara) düşmek — 1) kadın kötü yola saparak orta malı olmak 2) bir şey çoğalıp değerini yitirmek 3) sükûneti, huzuru evin dışında aramak Babamın iğneli bakışlarından kurtulmak için o uyurken sokaklara düşerdim. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortaya düşmek — kadın orta malı olmak, sokağa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mübtezel — (A.) [ لﺬﺘﺒﻡ ] 1. ele ayağa düşmüş. 2. orta malı. 3. çok bulunan … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
performing arts — arts or skills that require public performance, as acting, singing, or dancing. [1945 50] * * * ▪ 2009 Introduction Music Classical. The last vestiges of the Cold War seemed to thaw for a moment on Feb. 26, 2008, when the unfamiliar strains … Universalium
Équipe du Botswana de volley-ball — Botswana Confédération CAVB Fédération BVF … Wikipédia en Français