- önünde sonunda
- zf.
1) Mutlaka2) Nihayetinde, en sonunda
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
eninde sonunda — zf. Önünde sonunda Kalıcı olan, iyi niyetli insanların yaşadığı sevgi dolu dünyasıdır eninde sonunda. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ön — is. 1) Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı Beş on kişi, köşkün önünde toplandık. M. Ş. Esendal 2) Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. B. Felek 3) Bir kimsenin ilerisi Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıbet — is., Ar. ˁāḳibet 1) Bir iş veya durumun sonu, sonuç Sen akıbetini pek hak etmemişe benziyorsun. R. N. Güntekin 2) zf. Sonunda, önünde sonunda Akıbet, iş düzelecek. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller akıbetine uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
er geç — zf. Erken veya geç, her ne vakit olsa, sonunda, önünde sonunda Ortada şimdiden kırılmış dökülmüş şey yok. Er geç nasıl olsa aralarını bulurum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşlemsellik — is., ği Düşlemsel özellik taşıma, düşlemsel olma durumu Yazınsal gerçeklik, önünde sonunda bir düşlemselliğin ürünüdür. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
evvel ahir — zf. Önünde sonunda … Çağatay Osmanlı Sözlük
son — sf. 1) Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. P. Safa 2) En arkada bulunan Son vagon. 3) Artık ondan ötesi veya başkası… … Çağatay Osmanlı Sözlük
foyası meydana (veya ortaya) çıkmak — bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük