- ses perdesi
- is., müz.
Sesin alçak veya yüksek olması durumu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ses — is. 1) Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu. F. R. Atay 2) Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşim Boğukluğu benim kulağıma da ürkütücü gelen bir sesle sordum. R. H. Karay 3) mec. Duygu ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesel perdesi — is. Herhangi bir müzik ölçüsüne girmeyen, insanın iç dünyasını karartan ve bıkkınlık veren bir ses tonu O kadar zembereği olmayan ve hususi bir kesel perdesi olan bir sesti. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
perde — is., Far. perde 1) Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü Perdeleri nasıl kendi eliyle pencerelere taktığını ... düşündü. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava — is., Ar. hevā 1) Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı 2) Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu. M. Ş. Esendal 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
neva — is., esk., Far. nevā 1) Ses, ahenk, nağme 2) müz. Klasik Türk müziğinde bir makam adı ve yegâhtan bir oktav tiz olan re perdesi Birleşik Sözler nevabuselik … Çağatay Osmanlı Sözlük
yırtık — sf., ğı 1) Yırtılmış olan Kirli, yırtık yenleriyle alnının terlerini sildi. Ö. Seyfettin 2) Eskimiş, parçalanmış 3) Cırlak, tiz, keskin (ses) Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor. R. N. Güntekin 4) mec. Utanması, çekinmesi olmayan Becerikli,… … Çağatay Osmanlı Sözlük