- ses soluk
- is., -ğu
1) Patırtı, gürültü2) Haber
Oğlundan bir aydır ses soluk yoktu.
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
soluk — 1. is., ğu 1) Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı. R. N. Güntekin 2) Ciğerlere hava alıp verme 3) mec. Tarz Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ses — is. 1) Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu. F. R. Atay 2) Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşim Boğukluğu benim kulağıma da ürkütücü gelen bir sesle sordum. R. H. Karay 3) mec. Duygu ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırıltı — is. 1) Boğazdan herhangi bir nedenle boğuk çıkan ses Yavaşlayan soluk alışında hafif hırıltı duyuluyordu. A. Sayar 2) Gürültüyle çıkan ses 3) mec. Geçimsizlik, kavga Ölünceye kadar hırıltı gürültü içinde mi yaşayalım? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gırtlak — is., ğı, anat. 1) Soluk borusunun üst bölümü, ümük, imik, hançere Gırtlak veremi midir nedir, çehresinde damla kan yok. S. M. Alus 2) mec. Yiyip içme Gırtlak derdi. 3) mec. Ses rengi, yapısı Birleşik Sözler gırtlak ünsüzü gırtlağına düşkün… … Çağatay Osmanlı Sözlük
katılmak — 1. nsz, e 1) Katma işi yapılmak Süte su katılmış. 2) Bir topluluğa girmek, iştirak etmek Üç dört ev ötedeki boş arsada çocukların oyunlarına katıldım. N. Cumalı 3) Ortak olmak, benimsemek Her konuya kibar bir ses ve bir iki sözcükle katılmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tınmamak — 1) önem vermemek, ilgilenmemek, aldırış etmemek Adam hiç tınmadı, cıgarasından derin bir soluk aldı. A. İlhan 2) ses çıkarmamak Onun tınmadığını görünce elini boru yapıp bağırdı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük