tepeden tırnağa

tepeden tırnağa
zf.
1) Herkes, her şey

Her gün tepeden tırnağa kasabada kim varsa çekiştiriliyordu.

- Y. Kemal
2) Baştan aşağı, her yanı

Kadın tepeden tırnağa kin kesildi, hınç kesildi.

- T. Buğra
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • tepeden tırnağa süzmek — herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak Önce onu tepeden tırnağa şöyle bir süzdü. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tepe — is. 1) Bir şeyin en üstteki bölümü Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz. S. F. Abasıyanık 2) Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası Ekşisu da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi. N. Cumalı 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Nedim Şener — (born 1966 in Germany) is a Turkish writer and journalist who recently wrote for the Milliyet and Posta newspapers. He started journalism at ilk haber newspaper. Then he wrote for Dünya newspaper. He joined Milliyet in 1994. He has been selected… …   Wikipedia

  • Nedim Şener — (* 1966 in Deutschland) ist ein türkischer Journalist und Buchautor, der für seine Artikel und Werke mehrfach ausgezeichnet, aber auch oft angeklagt wurde und sich seit März 2011 wegen angeblicher Unterstützung des Geheimbundes Ergenekon in… …   Deutsch Wikipedia

  • bakırımsı — sf. Bakırsı Gittikçe kırmızıya çalan bir güneş, her şeyin üzerine, tepeden tırnağa bakırımsı bir yaldız döküyor. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çemrek — sf., ği, hlk. Kolları ve bacakları sıvanmış (kimse) Tepeden tırnağa çamura, toza batmış, dize kadar çemrek kalabalığı görenler, bunda bir iş, mühim bir iş olduğunu anlamakta gecikmediler. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eda — 1. is., Ar. edāˀ 1) Davranış, tavır Alaycı bir eda ile soruyorum. R. H. Karay 2) Naz, işve Giyimi kuşamı tepeden tırnağa Paris modası ya, nazı edası hiç aşağı kalmıyor ki! A. İlhan 3) Anlatış biçimi, tarzı Sonra birdenbire sözlerinin konferans… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tırnak — is., ğı, anat. 1) İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka Zarfın ucunu tırnağımla yırttım. A. Gündüz 2) Kanca gibi araçların kıvrık yeri 3) den. Gemi demirinin ucundaki yassı parça 4) Ciltçilikte… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çiçeğe kesmek — çiçek açmak Ovalar, dağlar tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş, bütün dünya çiçek kokuyordu. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • korkuya kesmek — korkmak Ürkek ürkek dolaşıyordu evin içinde. Tepeden tırnağa korkuya kesmişti. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”