ufak — sf., ğı 1) Boyutları normalden küçük Ufak ev. 2) Yaşça daha küçük olan İki ufak çocuk konuşarak Fener e doğru gidiyor. M. Ş. Esendal 3) Makam, derece bakımından geri olan Ufak bir memuriyet de olsa olurdu. O. Kemal 4) mec. Önemsiz, çok az Ufak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak tefek — is., ği 1) Gerekli küçük eşya, araç gereç Üç kat elbisemden, birkaç takım çamaşırımdan ve ufak tefeğimden başka hiçbir şeyim ve hiçbir kimsem yok. P. Safa 2) sf. Büyük yer kaplamayan, küçük 3) sf. Çok gerekli olmayan, önemsiz Atatürk öldüğü zaman … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak çapta — sf. Aslına göre küçük olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak para — is. Bozuk para … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak at da civcivler yesin — çok yalan söyleyen veya olayları abartan kişilere inandırıcı olmadığını belirtmek için söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak — küçük … Beypazari ağzindan sözcükler
un ufak etmek — çok ufak kırıntılar durumuna getirmek, parçalamak O solucanları un ufak eden çocukların hırsına kapılmıştı. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
un ufak olmak — çok ufak kırıntılar durumuna gelmek, parçalanmak ... bir yer sarsıntısı ile un ufak olan evlerde yaşıyorlardı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kül ufak olmak — çok küçük parçalara ayrılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kül ufak — çok küçük parçacıklara ayrılmış olan … Beypazari ağzindan sözcükler