molamorta — üstünkörü, gelişigüzel … Beypazari ağzindan sözcükler
nayduruk — üstünkörü geçiktirilerek yapılan iş … Beypazari ağzindan sözcükler
atlamak — den 1) Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak Duvardan atlamak. Hendekten atlamak. 2) den, e Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak Çukura atlamak. 3) e Binmek Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baştan savma — zf. Üstünkörü Reis baştan savma dinler, söz bitince de müzakerenin açıldığını haber verir. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırma — is. 1) Çırpıştırmak işi 2) sf. Çarçabuk, özensiz ve üstünkörü yapılan (iş) Telif ücretlerinin yükselmesi, edebiyatçının daha rahat koşullar altında çalışmasını sağlayacakken çırpıştırma kitaplar hazırlanmasına yol açtı. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıştırmak — i Emek harcamadan özensiz ve üstünkörü yapmak O sıralar her gün Ulus a başmakaleler çırpıştırmakta idi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
deve tımarı — sf. Özensiz, üstünkörü yapılan Deve tımarı iş … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğreti — sf. 1) Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu. A. İlhan 2) Takma Eğreti diş. Eğreti bacak. 3) Belli belirsiz 4) Uyumsuz, yakışmamış 5) zf. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelişigüzel — sf. 1) Herhangi bir, özensiz, itinasız, baştan savma, rastgele, lalettayin 2) zf. Üstünkörü Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz aşinalığı — is. Birini zaman zaman görmekten ileri gitmemiş olan tanıma, üstünkörü tanıma … Çağatay Osmanlı Sözlük