- yerli yerinde
- zf.
1) Eskiden olduğu yerde
... birçok yalılar ve köşklerse ... şimdi sazları ve sözleri susmuş olmakla beraber yine yerli yerindeydi.
- A. Ş. Hisar2) Uygun yerde
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
... birçok yalılar ve köşklerse ... şimdi sazları ve sözleri susmuş olmakla beraber yine yerli yerindeydi.
- A. Ş. HisarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yerli — sf. 1) Taşınamayan, başka yere götürülemeyen Yerli dolap. Yerli sedir. 2) Belli bir bölgede yetişen Yerli muz. Yerli meyve. 3) Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde — sf. 1) İyi, yeterli Binbaşı, uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam. M. Ş. Esendal 2) zf. Zamanı, yeri uygun düşerek, gerektiği biçimde Yerinde konuşmak. 3) zf. Durumunda Sıkılacak ne var … Çağatay Osmanlı Sözlük
usturplu — yerli yerinde … Beypazari ağzindan sözcükler
akis — is., ksi, Ar. ˁaks 1) Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı İkide birde barutla infilak akisleri geliyordu. Y. K. Beyatlı 2) Bir cismin parlak bir yüzeyde görünmesi Mehtap, iri güller ve senin en… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ama — bağ., Ar. ammā 1) Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu. N. Cumalı 2) Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cihanşinas — sf., esk., Far. cihānşinās Dünyayı tanımış, her şeyi yerli yerinde bilen (kimse) Hemşirem, bilmem tanır mısınız, cihanşinas bir kadındır. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
düzenli — sf. 1) Düzeni olan, yerli yerinde, kararlı, tertipli, muntazam Hele, düzenli giyim diye bir dertleri hiç yoktur. S. Ayverdi 2) Sistemli, nizamlı Birleşik Sözler düzenli ordu … Çağatay Osmanlı Sözlük
tertipli — sf. 1) Düzenli, derli toplu, yerli yerinde Bereket ki burada, her şey tertipli idi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Dağınıklıktan hoşlanmayan, düzenli (kimse) 3) zf. Düzenli, derli toplu bir biçimde 4) mec. Önceden düzenlenmiş, hazırlanmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
velhasıl — zf., Ar. ve l ḥāṣil Kısacası Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde. Y. K. Beyatlı Birleşik Sözler velhasılıkelam … Çağatay Osmanlı Sözlük
taşlar yerine oturmak — 1) her şey yerli yerinde olmak 2) her makama, işin veya görevin gereklerine uygun kişi yerleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük