- yılgın yılgın
- zf.
Ürkerek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yılgın — sf. 1) Yılmış, korkmuş olan Yılgın gözlerle bunlara baktı ve köşedeki tütüncüyü soracak oldu. M. Ş. Esendal 2) Bıkmış, usanmış 3) Morali bozulmuş, çökmüş Böyle manen bozgun, yılgın ve bedenen bitkin bir hâlde köye varıyoruz. Y. K. Karaosmanoğlu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılgın — ılgın, ılgın ağacı, Tamariska III, 37 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
apışık — sf., ğı, hlk. 1) Yorgun, güçsüz, şaşkın 2) Kuyruğunu apış arasına alarak yılgın yılgın giden (hayvan) … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozgun — is. 1) Bir toplulukta karşılıklı güvenin bozulması ile beliren karışıklık 2) ask. Yenilgi Büyük bozgundan sonra Şam istasyonunda bırakmaya mecbur olduğumuz en son vagonun bile içi mecidiye dolu idi. F. R. Atay 3) sf. Bozulmuş, dağılmış Bozgun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılgınca — zf. Yılgın bir biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılgınlık — is., ğı Yılgın olma durumu veya yılgınca davranış Hayata karşı zerre kadar yılgınlık göstermiyordu. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çolpu — pelev edici, çöpden mâmul kefgir, yılgın ve kamışdan kefçe, sürme … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabulğa — tabulğa, dubulğa ağacı. yılgın … Çağatay Osmanlı Sözlük
yulğun — yoluk, yüzü tüyleri yolunmuş, yılgın, ılgay … Çağatay Osmanlı Sözlük