altüst etmek

altüst etmek
1) alt yüzünü üst yüzüne getirmek
2) çok karışık duruma getirmek, düzenini bozmak

Kimsenin dokunamadığı düzgün kâğıtlarını ben altüst ederdim.

- H. E. Adıvar
3) zarar vermek, yıkmak

Deprem köyü altüst etti.

4) huzursuz etmek, rahatsızlık vermek

Kalbini altüst eden yeni durumu orada öğrendi.

- H. E. Adıvar

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • zihnini altüst etmek — düşüncelerini karmakarışık duruma getirmek Günlerden beri bu düşünce, Anadolu ya geçmek zihnini altüst ediyordu. S. Kocagöz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • altüst — sf. Çok karışık ve dağınık Birleşik Sözler altüst böreği Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller altüst etmek altüst olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hercümerç etmek — altüst etmek, karıştırmak Hercümerç ettiğin edvara da yetmez o kitap / Seni ancak ebediyetler eder istiap. M. A. Ersoy …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alan talan etmek — 1) darmadağınık bir duruma getirmek, altüst etmek 2) yağma etmek, yağmalamak Çapulcular bütün köyleri alan talan etmişler …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zîrüzeber — (F.) [ ﺮﺑز و ﺮیز ] altüst. ♦ zîrüzeber etmek altüst etmek, yerle bir etmek. ♦ zîrüzeber olmak altüst olmak, yerle bir olmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • savurmak — i 1) Havaya atıp dağıtmak, saçmak Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra... R. N. Güntekin 2) Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak 3) Kaldırıp atmak, fırlatmak Adam birden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oyun bozmak — 1) tasarlanmış bir işi yersiz ve vakitsiz olarak karıştırmak, planları altüst etmek Ömer de bizimle idi ama oyunumu bozacağı için sana yüzünü göstermemiştim. R. H. Karay 2) mızıkçılık etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kabartmak — i 1) Kabarmasını sağlamak, kabarmasına yol açmak Vapur geri geri beyaz köpükler kabartarak açılmaya başlamış. Ç. Altan 2) Toprağı tırmık, çapa vb. bir araçla karıştırmak, altüst etmek, yumuşatmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karıştırmak — i, e 1) Karışma işini yaptırmak 2) i İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım. F. R. Atay 3) i Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek Pilavı karıştırmak. 4) i… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zihin — is., hni, Ar. ẕihn 1) Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünü 2) ruh b. Bellek Bu yavrucuğa bakarak hayalini zihnimde büyütmeye başladım. Ö. Seyfettin 3) Anlayış, kavrayış Zihni açık. 4) Bilinç, dimağ… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”