- çalı gibi
- sık ve sert (saç, sakal)
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
çalı — is., bit. b. Böğürtlen, ahududu gibi küçük, dalları dibinden çatallanan ve sapları odunsu bitki Birleşik Sözler çalı bülbülü çalı çırpı çalı dikeni çalı fasulyesi çalı horozu çalı kakıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
piren — çalı çırpı gibi bir çeşit yakacak … Beypazari ağzindan sözcükler
fasulye — is., bit. b., Rum. 1) Fasulyegillerden, barbunya, çalı, ayşekadın, horoz vb. türleri bulunan bitki (Phaseolus vulgaris) 2) Bu bitkinin sebze olarak yararlanılan yeşil ürünü ve kuru tohumları Birleşik Sözler fasulye pilakisi fasulye piyazı boncuk… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bülbül — is., hay. b., Far. bulbul 1) Karatavukgillerden, sesinin güzelliği ile tanınmış olan ötücü kuş (Luscinia megarhynchos) 2) mec. Sesi çok güzel olan kimse Hanende Nedim Bey ki gençliğinde Boğaziçi nin bülbülü, en sevgili kuluyken artık onun da… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuş — is., hay. b. Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu. Ö. Seyfettin Birleşik Sözler kuş bakışı kuşbaşı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpı — is. 1) Dal, budak kırpıntısı Bir çırpıya benzeyen kolunu sol tarafta bir yere uzattı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Boyalı ve gergin bir sicimi yay gibi çekip bırakmak yoluyla çizgi çizme Çırpı vurmak. 3) Çok zayıf Birleşik Sözler çırpı ipi çalı çırpı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çit — 1. is. Bağ, bahçe, bostan vb. yerlerin çevresine çalı, kamış, ağaç dalı gibi şeylerden çekilen duvar türü, çeper, barı Çitten her akşam yaptığım gibi mektepten kalmış bir spor aşkı ile atladım. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler çit sarmaşığı yatık … Çağatay Osmanlı Sözlük
deve — is., hay. b. Geviş getiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü olan, yük taşımakta kullanılan hayvan (Camelus) Birleşik Sözler deveboynu deve dikeni deve dişi deve döşlü deveelması devegözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
çer çöp — is. 1) Çalı çırpı kırıntısı Karısı ocağı tutuşturmak için olanca soluğu ile ateşi üflüyordu. Ocaktaki çer çöp yaştı. A. Sayar 2) Döküntü, süprüntü Bir sokak köpeği gibi çer çöple geçinir ve geceleri kilisenin yanındaki köpek kulübeleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fundagiller — is., ç., bit. b. Fundalar takımından, bayağı funda veya süpürge çalısı, açelya, yaban mersini, koca yemiş gibi çoğu her zaman yeşil birçok çalı ve ağaççığı içine alan bir bitki familyası … Çağatay Osmanlı Sözlük