- dışa vurmak
- belli etmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışlaştırmak — i Dışa vurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
oflayıp puflamak — of, puf diyerek sıkıntısını, acısını dışa vurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüz — 1. is. 1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. S. F. Abasıyanık 2) Yüzey, satıh Suyun yüzünde. 3) Kesici araçlarda ağız Bıçağın keskin yüzü. 4) Bir kumaşın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışarı — is. 1) Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı Dışarıda yağmur yağıyor. S. F. Abasıyanık 2) Kişinin konutundan ayrı olan yer Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı. A. İlhan 3) Yurt dışı Dışarıyla iyi geçiniyorduk, Yunanlılarla az… … Çağatay Osmanlı Sözlük