farz etmek

farz etmek
varsaymak

Peki, farz edelim ki esas itibarıyla arzunu kabul ettim.

- R. N. Güntekin

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • farz — (A.) [ ضﺮﻓ ] 1. Tanrı emri. 2. borç, ödev. 3. zorunlu. ♦ farz edilmek sayılmak, tutulmak, tasavvur edilmek. ♦ farz etmek saymak, tutmak, tasavvur etmek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • farz — is., din b., Ar. farż 1) Müslümanlıkta, özür olmadıkça yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan ibadet 2) mec. Yapmak zorunda kalınan şey, boyun borcu Birleşik Sözler farzımuhal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller farz etmek farz olmak farz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • FARZ-I AYN — Herkesin yapmaya mecbur olduğu farz. Namaz kılmak, yalan söylememek, imân etmek, oruç tutmak gibi …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • FARZ — Bir kimseyi bir vazifeye tayin etmek veya maaş bağlamak. Bir kimsenin kendi nefsine âid iken başkasına hibe ettiği muayyen bir şey. (Bunun zıddı karz dır.) * Takdir veya beyan eylemek. * Bir şeyi delmek, gedik açmak. * Bir dâvaya mevzu ve rükün… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşünmek — i 1) Aklından geçirmek, göz önüne getirmek Ezberi düşünmekten, söylediklerimizin anlamını düşünmezdik. Ç. Altan 2) de Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bilmek — nsz, ir 1) Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır. H. Taner 2) i Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak Yani kısacası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sanmak — nsz, ır 1) Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek Sahiden hasta sanıyorlar, tebdilihava tavsiye ediyorlardı. S. F. Abasıyanık 2) Gibi gelmek, farz etmek Bu hareketimi tamamıyla… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • varsaymak — i Bir olgunun sonuçlarından yararlanabilmek, bu sonuçlar üzerine düşünce yürütebilmek için onu olmuş veya olacak saymak, farz etmek Sizi daha çok ilgilendireceğini varsaydığım konulara yöneleceğim. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”