- fırtına çıkmak
- sert rüzgâr esmeye başlamak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
fırtına — is., İt. fortuna 1) Rüzgâr çizelgesinde hızı 34 40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr 2) Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma Dalgadan kimsenin eli tahlisiyeye değmeden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırtına kopmak (veya patlamak) — 1) şiddetli fırtına çıkmak Fırtına kopmadan epey önce köpek balıkları açık denizlere kaçarlar. Halikarnas Balıkçısı 2) mec. bir yerde kavga ve gürültü çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
deniz çıkmak — denizde fırtına olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava patlamak — fırtına çıkmak Hava patlamışken, dalgalarla yumruk yumruğa boğuşan bir adamın yazgısını paylaştın mı? Z. Selimoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
deniz bindirmek — denizde birden fırtına çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
patlamak — nsz 1) Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek Dinamit patladı. 2) Yırtılıp açılmak Gözlerim gene ayakkabılarıma kaydı, yanları patlamıştı. O. Kemal 3) Yarılmak Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş tutamamak — den (gemi) rüzgâr, fırtına yüzünden, yapılışındaki veya yükselişindeki bir bozukluk sebebiyle gemi dümene uymamak, rotadan çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük