- göz (veya gözünün) önünde olmak
- 1) sürekli denetimi altında olmak2) unutmamak, olduğu gibi hatırlamak
Hızla açılan kapıdan içeri girişi, hayır girişi değil, atılışı hâlâ gözümün önündedir.
- Y. Z. Ortaç
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Hızla açılan kapıdan içeri girişi, hayır girişi değil, atılışı hâlâ gözümün önündedir.
- Y. Z. OrtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
göz önünde — zf. Apaçık, belirgin, aşikâr olarak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller göz (veya gözünün) önünde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük