hareket — is., fiz., Ar. ḥareket 1) Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon 2) Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma Her hareketi kamera önünde rol yapıyormuşçasına hesaplı. R. H. Karay 3) Davranış, tutum Sakin, dürüst, kıyafeti ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesaplı hareket etmek — ölçülü davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
PÂ-BERCÂ-Yİ HAREKET — Hareket etmek üzere bulunan, âmâde … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kardeşlik etmek — kardeş gibi hareket etmek, kardeşçe davranmak Bu çocuk bir bayram günü tanışıp kardeşlik ettikleri sarışın çocuk mu? O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
defigam etmek — üzüntüyü, sıkıntıyı atmak Rakı içmesi doğru bir hareket değildi amma sırf defigam etmek için olduktan sonra ehemmiyeti kalmazdı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefret etmek — 1) birine veya bir şeye karşı nefret duygusuyla dolu olmak Şu dakikada senden nefret ediyorum, senden böyle hareket beklemezdim. P. Safa 2) tiksinti duymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
REHZ — Hareket etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TENAGGUŞ — Hareket etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEVEZZUG — Hareket etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
oturup kalkmak — hareket etmek Daha ilk gecesinden karı lafı ile oturup kalkmaya başlarsa konu nereye varır? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük