- helal etmek
- Tanrı'yı tanık tutarak bir şeyi bağışlamak
Alacağımı sana helal ediyorum, anandan emdiğin süt gibi helal olsun.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Alacağımı sana helal ediyorum, anandan emdiğin süt gibi helal olsun.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hakkını helal etmek — hakkını, emeğini bağışlamak Bu bahtiyar hanımcağızı sordular, iyi biliriz dedik, hakkımızı helal ettik. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
helal — sf., li, din b., Ar. ḥalāl 1) Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. M. A. Ersoy 2) Kurallara, geleneklere uygun 3) is., mec. Nikâhlı eş 4) zf. Kurallara,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
helallik vermek — helal etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hak — 1. is., kki, esk., Ar. ḥakk 1) Maden, ağaç, taş üzerine elle yazı veya şekil oyma Mühür hakki. 2) Kâğıttaki yazıyı kazıma Resmî kâğıtlarda hak ve silinti yasaktır. Birleşik Sözler hakketmek 2. is., kkı, Ar. ḥaḳḳ 1) Adalet Haktan ayrılmamalı. 2)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
BESL — Helâk etmek. * Men etmek.* Çirkin yüzlü olmak. * Helâl ve haram … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LEMM — Parça parça şeyleri toplamak, cem etmek. * Islâh etmek. * Bulduğu şeyi, haram helâl demeyip yemek. * Şiddet ve meşakkat. * Az şey. * Konmak. Nâzil olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
haram — sf., din b., Ar. ḥarām 1) Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı 2) Yasak Birleşik Sözler haram lokma haram para haramzade Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller haram etmek haram olmak haram olsun! … Çağatay Osmanlı Sözlük
İBAHA — (İbahe) Sevab veya günah olmamak. Bir şeyin yasak ve haram olmaktan çıkması. * İzin vermek. Mübah ve helâl kılmak. * Bir şeyi izhâr etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük