- kalabalık etmek
- gereksiz olarak yer doldurmak
Şu eşya odada kalabalık ediyor.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Şu eşya odada kalabalık ediyor.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kalabalık — is., ğı 1) Çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşan insan topluluğu Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum. A. Haşim 2) Gereksiz, karışık şeyler topluluğu 3) sf. Sayıca çok Köy kahvesinin içi bu akşam her zamankinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bent etmek — (birini) kendine bağlamak Kalabalık göz açıp kapayıncaya kadar beni kapmış, direncimi kırıp ruhumu ufalayarak kendine bent etmişti. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
tasavvur etmek — zihinde canlandırmak, göz önüne getirmek Yaya kaldırımlarını tasavvur ettiği kadar kalabalık bulmadı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
KEBBE — İzdihamlık, kalabalık. * Cenk ve kıtal içinde sür at etmek. Savaşta acele hareket etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
akın — 1. is., ed. Kazak Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad 2. is. 1) Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması Ada yı bir rençper akını doldurmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaynaşmak — nsz, le 1) Ayrılmayacak bir biçimde birleşmek Çakılla çimento kaynaşır. 2) Çok kalabalık ve hareketli olmak, hareket etmek Kumun üstünde bir sürü kadın erkek, oğlan kız kaynaşıyor. F. R. Atay 3) Birbirine iyice uymak Bu iki renk iyi kaynaşmış. 4) … Çağatay Osmanlı Sözlük
şekil — is., kli, Ar. şekl 1) Biçim Dünyayı alıp avucuna bir gün Tanrı m / Avucunda bu dünyaya bir şekil ver. A. N. Asya 2) Bir konuyu açıklamaya yarayan resim veya çizim Bu kitapta birçok şekil var. 3) Davranış biçimi, tutum, yol, tarz Bu şekilde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜCAHAFE — İzdiham etmek, kalabalık yapmak. * Birbirine kılıç ve bıçak çekip vuruşmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük