mat etmek

mat etmek
1) satranç oyununda yenmek

İki kişiyi birden satrançta mat ettim.

- A. Gündüz
2) bir tartışma sonunda karşısındakini cevap veremez duruma düşürmek

Başkaları onları mat etmeden onlar kendi çelişkileri ile kendilerini çelmeliyorlardı.

- H. Taner
3) kötü duruma düşürmek, bozmak

Başka bir çocuk arabasındaki hafif cümbüşü birdenbire bu araba mat etti.

- O. C. Kaygılı

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • mat — 1. sf., Fr. mat Parlak olmayan, donuk Birleşik Sözler ipek matı 2. is., Far. māt Satranç oyununda taraflardan birinin yenilgisi Birleşik Sözler şah mat Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mat etmek mat olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nakavt etmek — 1) boks maçında nakavtla yenmek 2) mec. mat etmek Şekip Tunç u nakavt etmişti. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tarh etmek — mat. 1) bir sayıyı bir sayıdan çıkarmak 2) vergilendirmek, vergi koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • irca etmek — 1) eski biçime sokmak, çevirmek, döndürmek 2) kim., mat. indirgemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çarpmak — e, ar 1) Hızla değmek, vurmak Ahmet şaşkınlığından bir kestane yığınına çarptı, canı acıyordu. S. F. Abasıyanık 2) nsz Etkisiyle birdenbire hasta etmek Güneş çarpmak. Kömür çarpmak. 3) i Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak Yeşildirek te …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çıkarmak — den 1) Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı. Ö. Seyfettin 2) i Sonunu getirmek Bu para ile ayı çıkarırız. 3) i Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek 4) i Bulmak, ortaya koymak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • indirgemek — e 1) Daha kolay ve yalın duruma getirmek Bir iki cümleye indirgersek her roman biraz budur. S. İleri 2) i, kim. Bir maddenin oksijenini alarak oksit özelliğini yok etmek, irca etmek 3) i, mat. Bir işlemi daha kısa veya daha yalın bir biçime… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sağlamak — 1. i 1) Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık. H. Taner 2) Elde etmek, sahip olmak ... o sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ana — is. 1) Çocuğu olan kadın, anne Gözyaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı. H. Taner 2) Yavrusu olan dişi hayvan 3) Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı Fatma Anamız. Meryem Ana. 4) ünl. Yaşlı kadınlara… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”