- muhtaç etmek
- (birine) birini, gereksinim duyduğu bir şeyi başkasından sağlamak zorunda bırakmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
muhtaç — sf., cı, Ar. muḥtāc 1) Bir şeye gereksinim duyan 2) Yoksul, fakir (kimse) Muhtaç hemşehrilerin bir kısmı etrafımda dolaşmaya, bana kur yapmaya başladılar. R. N. Güntekin 3) Bakmaya mecbur olduğu aile bireylerini veya kendisini geçindirmeye… … Çağatay Osmanlı Sözlük
KADÎR — Mukaddir. Muktedir. Kudreti mutlak olan ve her hususa muktedir olan. Nihayetsiz kudret sahibi. (Allah C.C.)(İnsan kâinatın ekser envâına muhtaç ve alâkadardır. İhtiyâcâtı âlemin her tarafına dağılmış; arzuları ebede kadar uzanmış. Bir çiçeği… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SAHAVET — Cömertlik, el açıklığı, muhtaç olanlara çok ihsan etmek.(İhsan ihsandır. Eğer nev e olsa; veya muhtaca ve fakire olsa, sahavet o vakit tam sahavettir. Eğer, millet için olsa, yahut milleti tazammun eden bir ferde olsa güzeldir. Şayet muhtaç… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUKÂBELE — Hapsetmek. * Sonraya bırakmak, tehir etmek. * Meşveret etmek, danışmak. * Bir kimsenin evi yanında bir ev satıldığında; başka kimse satın alsın, ben ondan şüf a yolu ile alayım diye şirâsına muhtaç iken tehir etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… … Wikipedia
alışmak — e 1) Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek Muhtaç değiliz ama ben çalışmaya alıştım. E. İ. Benice 2) Yadırgamaz duruma gelmek Havaya alışmak. Bulunduğu çevreye alışmak. 3) Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek Bu mesleğe alışmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
altın — is., kim. 1) Atom sayısı 79, atom ağırlığı 196,9 olan, 1064 °C de eriyen, kolay işlenen, yüksek değerli, paslanmaz element, zer (simgesi Au) Altın çok eski zamanlardan beri para basımında kullanılmaktadır. 2) sf. Bu elementten yapılmış Müsteşar,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ameliyat — is., ç., tıp, Ar. ˁameliyyāt 1) Hasta üzerinde tedavi amacıyla uygulanan kesme ve dikme işlemi, operasyon 2) esk. İşler, faaliyetler Enkazın kalkması üç dört günlük ameliyata muhtaç. H. R. Gürpınar Birleşik Sözler ameliyat eldiveni ameliyathane… … Çağatay Osmanlı Sözlük
himaye — is., Ar. ḥimāye 1) Koruma, gözetme, esirgeme, koruyuculuk, gözetim Henüz ana himayesine ne kadar muhtaç olduğunu görüyorum. Y. Z. Ortaç 2) Kayırma, elinden tutma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller himaye etmek himaye görmek himayesine almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
imdat — is., dı, Ar. imdād 1) Tehlikede olana yapılan yardım İşaret görmediğim zaman vaziyetinizin imdada muhtaç olduğu anlaşılır. A. Gündüz 2) ünl. Yetişin, kurtarın anlamlarında bir seslenme sözü Ağlıyorsun, imdat, imdat! diyorsun. A. Gündüz Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük