- şeref vermek
- onurlandırmak, şereflendirmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
şeref — is., Ar. şeref 1) Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur İnsanın şerefi. Yurdun şerefi. 2) Erdem, gözü peklik ve yetenekle kazanılmış iyi şöhret Kolay şöhret, güç sanatın şerefini daima kıskanmıştır. F. R. Atay Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
onurlandırmak — i Kendisine saygı duyulan bir kimse, bir yere gelerek oradakileri mutlu etmek, onur kazandırmak, onurunu artırmak, şereflendirmek, şeref vermek Ortaklaşa bir oyun yazmamızı önerecek kadar beni onurlandırdı idi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEŞRİF — Şereflendirmek. Yüksek yere çıkmak. Şeref vermek. * Bir yere buyurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İFHAR — Şereflendirmek. Şeref vermek. Fahirlendirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
onur — is., Fr. honneur 1) İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis 2) Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar Çokbilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez. T. Buğra Birleşik Sözler … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük
PEŞKEŞ — (Pişkeş) f. Başkasının malını birine bağışlamak. Verilmemesi lâzım olan şeyi başkasına vermek. Karşılıksız vermek.(Bir şeyde mehâsin ve şeref hâsıl oldukça, havassa peşkeş ederler; seyyiât olsa, avâma taksim ederler! M … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İ'TİBAR — (İtibâr) Ehemmiyet vermek. Hürmet, riâyet ve hatır saymak. Kulak asmak. İbret alıp uyanık olmak. Birisini veya sözünü makbul farzetmek. * Taaccüb etmek. * Şeref, haysiyet. * Bir şeyin gerçek değil, kararlaştırılan değeri. * Ticarette söz veya… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük