tanıdık — sf., ğı 1) Tanışılıp konuşulan (kimse), bildik, tanış Mart başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalandı. A. Haşim 2) Daha önceden bilinen, görülen, aşina Yanaştığımız iskeleden birtakım dost ve tanıdık çehreler bana doğru uzanmış,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bildik — sf., ği Tanıdık (kimse veya şey) İstanbullu bir bildikte misafirim. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bildik çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
biliş — is., ruh b. 1) Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf Eyfel in büyük bir kule olduğunu bilmek cinsinden bir biliş... M. Ş. Esendal 2) hlk. Bildik, tanıdık, dost Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tanış — sf. Tanıdık (kimse veya yer) Birdenbire samimileşiverdi, kırkyıllık tanış olup çıktı. T. Buğra Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tanış çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük