- tat almak
- bir şeyden hoşlanmak, zevk almak
Kelimenin de tadını alır, kafiyenin de.
- Y. Z. Ortaç
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kelimenin de tadını alır, kafiyenin de.
- Y. Z. OrtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tat — 1. is., hlk. Dilsiz 2. is., dı 1) Bazı cisimlerin tat alma organı üstünde bıraktığı duyum Nem elbisenize işlemiştir, yaşlığında deniz suyunun tuzlu tadı ve yapışkanlığı duyuluyor. R. H. Karay 2) Tatlılık 3) mec. Hoşa giden durum, lezzet, zevk… … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mütelezziz olmak — lezzet duymak, tat almak, mutlu olmak Bu kelimeyi söylerken sanki mütelezziz olur, hep tekrarlardım. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
keyfini çıkarmak — (bir şeyin) bir şeyden iyice tat almak ... pazarın keyfini çıkarmak için saat ona doğru villanın ucu deniz kıyısına varan bahçesine çıktı. S. Kocagöz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatganmak — tatlı bulmak, tat almak II, 241 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TELEZZÜZ — Tat ve zevk almak. Zevklenmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alma — is. 1) Almak işi 2) Alıntı, iktibas Ondan acemicesine alma olarak. Muallim Naci Birleşik Sözler açığa alma kültüre alma satın alma koku alma duyusu tat alma duyusu … Çağatay Osmanlı Sözlük
acılaşmak — nsz 1) Tadı bozulmak, acı olmak Yağ acılaştı. 2) Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek 3) mec. Dokunaklı duruma gelmek Sesi gerçekten acılaşmıştı. 4) mec. Konuşma kırıcı, sert… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük