- tilki gibi
- kurnaz (kimse)
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tilki — is., hay. b. 1) Köpekgillerden, uzunluğu 90 cm, kuyruğu 30 cm kadar, ırklarına göre çeşitli renklerde olan, ağız ve burnu uzun ve sivri, kümes hayvanlarına zarar veren, kürkü beğenilen bir memeli türü (Vulpes) 2) sf. Bu hayvanın postundan yapılan … Çağatay Osmanlı Sözlük
tilki uykusuna vermek — uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak Muzafferiyeti sonuna kadar yudum yudum içebilmek için kendimi tilki uykusuna verdim. F. Celâlettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tilki uykusuna yatmak — uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kollamak — i 1) Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek Kocamı kıskanıyor, aradan atmak için vesileler kolluyormuş. S. M. Alus 2) Göz önünde tutmak, gözlemek Daima biraz kollayan, bir tilki gibi tetikte ve hamarat görünürdü. A. Ş. Hisar 3) Korumak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tilkimsi — sf. Tilkiyi andıran, tilkiye benzeyen, tilki gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
teneffüs etmek — 1) soluk almak Sanki teneffüs ettiği havayı kollayan bir tilki gibi tetikte, sihirli ve hamarat görünürdü. A. Ş. Hisar 2) mec. içinde bulunmak, yaşamak Orada insanlığın, faziletin, sevginin havasını teneffüs edeceğiz. O. S. Orhon … Çağatay Osmanlı Sözlük
Yılmaz Güney — Yılmaz Güney, (April 1, 1937 September 9, 1984) was a Kurdish film director, scenarist, novelist and actor of Zaza and Kurdish origin. [ [http://www.youtube.com/watch?v=VwsxCJqesJo feature] ] Many of his works are devoted to the plight of… … Wikipedia
dalgalanmak — nsz 1) Üzerinde dalga oluşmak Yüzünde belli belirsiz bir pembelik dalgalanmıştı. H. Taner 2) Renk, ton değiştirmek 3) mec. Hareketli olmak, kıpırdamak Yolun kenarlarında eğrelti otları tilki kürkü gibi dalgalanıyordu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuduz — is., tıp 1) Köpek, kedi, tilki vb. memeli hayvanlardan ısırma, tırmalama veya salya yolu ile insana geçen, genellikle çırpınma, sudan korkma şeklinde beliren, zamanında aşı yapılmazsa ölümle sonuçlanan hastalık 2) sf. Bu hastalığa yakalanmış Ama… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurt — 1. is., du, hay. b. 1) Yumuşak vücutlu, uzun gövdeli, omurgasız, bacaksız, ayaksız veya çok ilkel ayaklı küçük hayvan 2) Bazı böceklere veya bazı böcek kurtçuklarına verilen ad Birleşik Sözler kurtayağı kurtbağrı kurt baklası kurt bilimi kurt… … Çağatay Osmanlı Sözlük