- vaziyet etmek
- el koymak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
vaziyet — 1. is., Ar. vażˁ + yed El koyma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller vaziyet etmek 2. is., Ar. vażˁiyyet 1) Konum Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur. 2) Durum, tavır, hâl Vaziyetimi söyleyiniz,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavazzuh etmek — aydınlanmak, açıklık kazanmak, belirli duruma gelmek Vaziyet tavazzuh edinceye kadar gizlenmekten aylardır yüzünü görmedim. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
el koymak — 1) bir yolsuzluğu ortaya çıkarmak, incelemek, vaziyet etmek 2) yetkili organ bir malı veya bir kuruluşu kendi buyruğuna almak Bizi işimizde gücümüzde serbest bırakmak şöyle dursun, çoluk çocuğumuzun nafakasına el koymaya kalkıştılar... Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hülasa — is., Ar. ḫulāṣa 1) Özet, fezleke Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz. F. R. Atay 2) Öz Karaciğer hülasası. 3) zf. Kısacası O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet. Y. K. Karaosmanoğlu 4) kim. Herhangi bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük