- şöhret salmak
- ünü yayılmak
Burada jandarma teğmeni olsun da daha bir defa, Ankara'da şöhret salmış olan o gözleri görmesin.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Burada jandarma teğmeni olsun da daha bir defa, Ankara'da şöhret salmış olan o gözleri görmesin.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
şöhret — is., Ar. şuhret 1) Herkesçe bilinme, tanınma durumu, ün Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı. R. H. Karay 2) Tanınmış, ünlü kimse Bu salonda hepsini ilk defa gördüğüm altı şöhret var. Y. Z. Ortaç Birleşik Sözler şöhret sahibi yalancı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ün — is. 1) Ses 2) İyi bir nitelikte bilinip tanınmış olma durumu, şöhret, şan, nam, ad O kadar ünü ve başarıyı yakıştıramamıştı bu yüze. T. Buğra Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük