- cereyan etmek
- geçmek, olmak, yapılmak
Düzbel'de cereyan eden meydan muharebesini İkinci Kılıç Arslan kazandı.
- Y. K. Beyatlı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Düzbel'de cereyan eden meydan muharebesini İkinci Kılıç Arslan kazandı.
- Y. K. BeyatlıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
cereyan — is., Ar. cereyān 1) Bir yöne doğru akma, akış, akıntı Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı. E. E. Talu 2) Bir şeyin gelişme, olma durumu En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cereyân — (A.) [ نﺎیﺮﺝ ] 1. akış. 2. oluş. 3. akım. ♦ cereyân etmek olmak, gerçekleşmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vuhûş — (A.) [ شﻮﺣو ] 1. vahşiler. 2. yaban hayvanları. ♦ vukû bulmak meydana gelmek, cereyan etmek, gerçekleşmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
aklımak — cereyan ve seylan ve seyl etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük