- çekip gitmek
- bırakıp gitmek, ayrılmak, savuşmak
Sırf bu parayı ödeyemiyorum diye çekip gitmesini bağışlamıyordu.
- T. Buğra
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sırf bu parayı ödeyemiyorum diye çekip gitmesini bağışlamıyordu.
- T. BuğraÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
basıp gitmek — birdenbire gitmek, aklına koyduğu şeyi yapmak üzere bulunduğu yerden uzaklaşmak, çekip gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
demir almak — den. 1) gemi yola çıkmak için çıpasını denizden çekmek, gitmeye hazırlanmak Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Y. K. Beyatlı 2) mec. ölmek, çekip gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dümeni kırmak — argo çekip gitmek, kaçmak, uzaklaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynunu kırmak — hlk. çekip gitmek Daha bir ay tutunamazlar, boyunlarını kırarlar deniliyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönmek — nsz, er 1) Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum. Y. Z. Ortaç 2) den, e Geri gelmek, geri gitmek Ertesi gün aynı yoldan Bodrum a döndük. Halikarnas Balıkçısı 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
NIZV — (C.: Nuzuv, Enzâ ) Gitmek. * Sebkat etmek. * Kesmek, kat etmek. * Çekip çıkarmak. * Bırakmak. * Zayıf deve. * Eski elbise … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ŞÜHUS — Yüksek olmak. * Bir yerden bir yere gitmek. * Gözünü bir yere dikip hareket ettirmeden ve kapağını açıp yummadan durmak. * Bir hâdisenin meydana gelmesinden dolayı acı çekip kararsız olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük