- kar yağmak
- kar yere düşmek
Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kar — is. Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu. T. Buğra Birleşik Sözler kar baykuşu kar çiçeği kardelen kar dikeni kar helvası … Çağatay Osmanlı Sözlük
güvendiği dağlara kar yağmak (veya güvendiği dal elinde kalmak) — yardım ve yarar beklediği kimse, yer veya şeyden iyilik gelmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalına kar yağmak — sakalı aklaşmaya başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçına kar yağmak — saçı aklaşmaya başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreğine kar yağmak — kıskançlık duyarak üzülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmak — nsz, ar 1) Yağmur, kar, dolu gökten düşmek Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı. S. F. Abasıyanık 2) Toz, mermi vb. yüksekten çokça düşmek Üstümüze kurşun yağıyordu. 3) mec. Üst üste ve çok gelmek Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmak — nazl olmak, yokarıdan düşmek, yağmur, kar, dolu dökülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
siyem siyem yağmak — yağmur, kar ince ince yağmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sulu sepken — sf., meteor. 1) Yağmurla karışık bir biçimde yağan (kar) Artık soğuklar başlamıştı, yağmurların ardı arkası kesilmiyor, bazen sulu sepken kar bile düşüyordu. R. H. Karay 2) zf. Yağmurla karışık bir biçimde (kar yağmak) … Çağatay Osmanlı Sözlük
lapa lapa — zf. Yassı ve iri taneler durumunda (kar yağmak) Sokakta lapa lapa kar yağarken ben, köşe minderinde göğsümde udum ile durmadan çalıyordum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük