- bilerek
- isteyerek, kasten
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
alet olmak — bilerek veya bilmeyerek kötü bir işte aracılık etmek, vasıta olmak Mustafa Kemal de tek olmayan şey, alet olmak zaafı idi. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
CÜHUD — Bilerek inkâr etmek. Bildiği hâlde yanlış söylemek. * Peygamberimiz Resul i Ekremi (A.S.M.) bildikleri ve mukaddes kitablarında O nun evsâfını okudukları hâlde inkâr eden Yahudiler. (Türkçedeki cıfıt kelimesi bundan gelir.) * Bir kimseyi bahil… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İLTİZAMİYE — Bilerek yapılmış olan ve iltizama müteallik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kasti — sf., Ar. ḳaṣdī 1) Bilerek, isteyerek yapılan 2) zf. Kasıtlı olarak, bilerek, isteyerek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAAMMÜD — (Amd. den) Bilerek ve isteyerek suç işlemek. Kasıt ve niyet etme, bilerek ve isteyerek bir iş yapma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
baratarya — is., den., İt. barataria Kaptanın, tayfaların, gemi sahibine, armatöre veya sigorta ortaklığına bilerek verdikleri zarar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bile bile — zf. Bilerek, isteyerek, önceden tasarlayarak, düşünülerek, kasten Bile bile çarpılmak istemem doğrusu. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bile bile lades … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilgili — sf. 1) Bilgi sahibi olan, malumatlı, haberli Ama, iyiler, bilgililer, yetenekliler nerede idi? T. Buğra 2) zf. Bilerek Her konuda rahat, bilgili konuşurdu kalemi. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
bililtizam — zf., esk., Ar. bi l iltizām Bile bile, bilerek ve isteyerek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilmek — nsz, ir 1) Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır. H. Taner 2) i Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak Yani kısacası … Çağatay Osmanlı Sözlük