- hesap tutmak
- alışverişle ilgili sayıları bir yere yazmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hesap — is., bı, Ar. ḥisāb 1) Aritmetik 2) Matematiksel işlem 3) Alacaklı veya borçlu olma durumu Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver. S. F. Abasıyanık 4) Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon 5) Oranlama,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çetele çekmek (veya tutmak) — hesap tutmak amacı ile bir yere çizgiler çizmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap sormak — 1) bir konuda açıklama ve savunma istemek, sorumlu tutmak 2) birini, birilerini yöntem veya yasa dışı davranışlarından dolayı sorguya çekmek Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
alacak — is., ğı 1) Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı Bütün alacaklarımı topladım. 2) Alınması gerekli şey Çarşıdan alacaklarım için bir liste yaptım. Birleşik Sözler alacak verecek Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çetele — is., Rum. 1) Çizilerek veya oyularak açılan kertik 2) esk. Ekmekçi, sütçü vb. esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
ev — is. 1) Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı 2) Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane Ana oğul, yeni kiraladıkları eve bir pazar günü taşındılar. N. Cumalı 3) mec. Aile Evine bağlı bir adam. 4) esk. Soy,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oranlamak — i 1) Ölçmek, hesaplamak, hesap etmek 2) Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak hüküm vermek, tahmin etmek 3) Karşılaştırmak, kıyaslamak 4) i, le Eşit tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sorumlu — sf. Üstüne aldığı veya yaptığı işlerden dolayı hesap vermek zorunda olan, sorumluluk taşıyan (kimse), mesul Ailede başkan odur, kararları o alır, hepimizin geleceğinin sorumlusu ve güvencesi odur. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük