- bilir bilmez
- yarım bilgi ile, bilip bilmediğine aldırmadan
Günde beş yüz defa, kendiliğimden bilir bilmez bunu haykırıyordum.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Günde beş yüz defa, kendiliğimden bilir bilmez bunu haykırıyordum.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir — çok gezen, çok yer gören çok şey öğrenir; çok yaşayan, çok okuyan onun bildiklerini bilemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilmek — nsz, ir 1) Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır. H. Taner 2) i Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak Yani kısacası … Çağatay Osmanlı Sözlük
Going for Gold — Infobox Television show name = Going For Gold caption = Going for Gold Logo (1987 1992) format = Game Show picture format = 4:3 (1987 1996) 16:9 (2008 present) runtime = 25 minutes (1987 1996) 60mins (inc. adverts) (2008 present) creator = Reg… … Wikipedia
Going for Gold — Genre Jeu télévisé Réalisation Reg Grundy Organisation Présentation Henry Kelly (BBC1), John Suchet (Five) Pays Royaume Uni Langue … Wikipédia en Français
kalabalık ağızlı — sf. Geveze, bilir bilmez konuşan İkinci maznun kalabalık ağızlı bir koltukçu idi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ukala dümbeleği — is. Aklı ermediği hâlde her konuda fikir yürüten, bilir bilmez her şeye karışan kimse, zevzek İyi halt etmişsin, dedim. Senin ne üstüne vazife a ukala dümbeleği, onların kendi aralarında temizlenecek hesapları varmış. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahkâm kesmek — 1) çekinmeden kesin yargılarda bulunmak İşin içinde olmanın verdiği rahatlıkla bol keseden ahkâm kesen akıl hocalarının eleştirilerine hedef olmayı önleyemezler. T. Halman 2) bilir bilmez konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzı olan konuşuyor — konuyla ilgisi olmayan, bilir bilmez herkesin söyleyecek sözü var anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
çok — sf. 1) Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı Bana matematik çok kolay geldi. F. R. Atay 2) zf. Aşırı bir biçimde Ben annemi çok severim. Birleşik Sözler çok anlamlı çok ayaklılar çokbilmiş çok çok … Çağatay Osmanlı Sözlük