- hatır sormak
- hâl hatır sormak
Önce karşılıklı hatır sormakla başlayan konuşmaların ardından, tarlaların durumuna geçti.
- N. Cumalı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Önce karşılıklı hatır sormakla başlayan konuşmaların ardından, tarlaların durumuna geçti.
- N. CumalıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hâl hatır sormak — bir kimseye nasılsınız, ne durumdasınız anlamında nezaket sorusu yöneltmek Karşılıklı oturdular, hâl ve hatır sordular, sonra sustular. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
hatır — is., Ar. ḫāṭir 1) Düşünme, akılda tutma, hafıza, zihin, akıl, yâd 2) Gönül, kalp Sakın hatırını kıracak bir şey söyleme. 3) Birine karşı duyulan saygı, sevgi Hatırınız için bu işi yaptım. 4) Durum, keyif, hâl Hatırını sormak. Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hatırını sormak — hâl hatır sormak Yakın tanıdık beylerden yanına gelenler, hatırını soranlar da oluyordu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâl — is., li, Ar. ḥāl 1) Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet Herkes hâline göre bir hediye verdi. H. R. Gürpınar 2) Davranış, tutum, tavır Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoşbeş — is., Far. ḫoş + bāş Hatır sormak amacıyla söylenen ilk sözler Konaktaki hoşbeş merasimi de yerine getirildi. P. Safa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hoşbeş etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
merhaba etmek — hâl hatır sormak, görüşüp konuşmak Bir oturun bakalım, bir merhaba edelim! M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
suramak — sual ve tahkik etmek, hatir sormak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aramak — i 1) Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı. S. F. Abasıyanık 2) Araştırmak, yoklamak Ceplerini aramak. 3) Ziyarete, hatır sormaya gitmek Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran! B. Felek 4) Bir şeyin … Çağatay Osmanlı Sözlük