- haber vermek
- 1) bildirmek, haber ulaştırmak2) bir durumun, bir olayın belirtisi olmak
Günlerden beri artan iştahsızlık ve derin yorgunluk fena günlerin yaklaştığını haber vermiş olabilirdi.
- P. Safa
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Günlerden beri artan iştahsızlık ve derin yorgunluk fena günlerin yaklaştığını haber vermiş olabilirdi.
- P. SafaÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gaipten haber vermek — kendisinde manevi güç olduğuna inanılan kimse, gelecekte neler olacağından veya bilinmeyen âlemden haber vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
haber — is., Ar. ḫaber 1) Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal 2) İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi Televizyonda dünya haberlerini izledi. 3) Bilgi Sanattan haberi yok. 4) dbl., esk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
haberden haber vermek — tkz. bir kimse veya bir konuda bilgi istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sala vermek (veya okumak) — 1) minarelerde, salat okuyarak cuma namazını haber vermek 2) bir kimsenin ölümünü, minareden salat okuyarak duyurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
salık vermek — 1) (birini veya bir şeyi) tavsiye etmek Dün akşam, bana bu kahveyi salık verdikleri zaman bütün gece sevincimden gözüme uyku girmedi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) esk. (birini veya bir şeyi) haber vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ele vermek — 1) suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak, ihbar etmek O adamlar kim ise haber vermeli, dikkat etsinler, kendilerini sakın ele vermesinler. H. E. Adıvar 2) herhangi kötü bir şey yapanın yaptığını herkese bildirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TENBİE — Haber vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İHBAR — Haber vermek. Haber almak. Alınan haber. Anlatmak. (Bak: Ahbâr … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İHBARİYYE — Haber vermek işi. * Kaçak veya kayıp eşyayı haber verene mükâfat olarak verilen para … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
haberdar etmek — haber vermek, bildirmek Kararımızdan Nedret in arkadaşlarını da haberdar etmeliyiz. M. Yesari … Çağatay Osmanlı Sözlük