- zorunda bırakmak
- yapmaya mecbur etmek
Onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum.
- N. Cumalı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum.
- N. CumalıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
namerde muhtaç bırakmak — güvenilmeyecek kimselerden yardım istemek zorunda bırakmak İş ki kocam olacak, erkek olsun, beni namerde muhtaç bırakmasın diyormuş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçırmak — i 1) Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak 2) Bir işi belirlenen zamanda yapamamak Maçı kaçırdım. 3) nsz Zor kullanarak yanında götürmek Kız kaçırmak. 4) Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek Fırsatı kaçırdım. 5) Yararlanamamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aman dedirtmek (veya amana getirmek) — karşı koyan birini boyun eğmek zorunda bırakmak, zor durumda bırakmak Galiba bu sene soğuk aman dedirtecek. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
dedirmek — i, e 1) Demek zorunda bırakmak 2) Denilmesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
püskürtmek — i 1) Püskürme işini yaptırmak 2) Hızla ve savurtarak çıkarmak 3) Fışkırtmak 4) mec. Geri dönmek zorunda bırakmak Düşmanı hem de kanadı kırık hâlimizle, hangi güçle geri püskürttük? H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
sattırmak — i, e Satma işini yaptırmak veya satma zorunda bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
söyletmek — i, e 1) Söylemesine yol açmak 2) Söylemek zorunda bırakmak, itiraf ettirmek Öldüreceği, laf söyleteceği adamı diri diri fırına kor, gözünün önünde yakardı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
zor — is., Far. zūr 1) Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek hızlı hızlı yürüdüm. R. N. Güntekin 2) Yüküm, mecburiyet Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
icbar etmek — birine istemediği bir işi zorla yaptırmak, zorlamak, zorunda bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilca etmek — zorlamak, zorunda bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük