pahalıya oturmak (veya mal olmak) — çok para, özveri, emek gerektirmek, kolay elde edilememek veya zarara, sıkıntıya yol açmak Bir tecrübe geçirmek, sana müthiş pahalıya mal oldu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuzluya mal olmak (veya oturmak veya patlamak) — çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek Bu eğlenti bize biraz tuzluya mal oldu. E. E. Talu ... kendisine tuzluya patlamıştı. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
mal — is., Ar. māl 1) Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı. Ö. Seyfettin 2) Büyükbaş hayvan Boz atlar yağız değildi, artık; mallar erimiş,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mal etmek — 1) bir değer karşılığında sahip olmak Sen şimdilik buna karşılık diyeceksin ki dün yüze mal ettiğin arsaları bine, bine olanları on binlere sattın. Y. K. Karaosmanoğlu 2) kendi malı, eseri, buluşu gibi benimsemek veya saymak Nereden, kimden almış … Çağatay Osmanlı Sözlük
mal edinmek — kendine mal sağlamak, mal sahibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mal yapmak — servet sahibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen — en büyük mutluluk ve zenginlik, çocuk sahibi olmak; en gerekli mal, tahıl; en değerli mülk, değirmendir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
zengin olmak — çok mal ve para edinmek En nihayet işi sigortacılığa dökerek bu yüzden hayli zengin olmuştu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük